02:14 - 2024 Yılı Nüfus Verileri Açıklandı
01:59 - FATSA’DA KAPALI YÜZME HAVUZU HİZMETE GİRDİ
19:46 - RAMAZAN COŞKUSU AYBASTI’YA TAŞINDI
22:25 - CUMHURİYET YÜRÜYÜŞÜNDE BÜYÜK COŞKU
22:25 - FATSA’DA 98.YIL COŞKUSU
22:25 - BELEDİYEMİZDEN ESNAF VE VATANDAŞLARA TÜRK BAYRAĞI
22:25 - 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI ATATÜRK ANITINA ÇELENK SUNUMU İLE BAŞLADI
22:25 - KIRSALDA YAPILAN ÇALIŞMALAR FEVKALADENİN FEVKİNDE
22:25 - TEMİZ BİR FATSA İÇİN ELELE
22:25 - KIRSAL MAHALLELERDE KONFORLU BETON YOL ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR
İlk gazetenin yayınlanmaya başlamasıyla toplumların gündemine olaylardan haberdar olmak kavramı da girdi. O güne kadar haberler ancak seyahat eden tüccarlar yoluyla yayılıyordu. Bu ülkemizde de böyle oldu. Ülkemiz matbaa ile geç tanıştığı için, gazete de çok geç girdi yaşamımıza. Birde okuma yazma bilenlerin çok az olması gazetenin yaygınlaşmasının önünde engel oluyor, haberler yine kulaktan kulağa yayılıyordu. Tabii bu arada bahse konu olan haber de, aynen çocukluğumuzda oynadığımız kulaktan kulağa oyununda olduğu gibi gerçeklerden çok uzaklaşıyordu. İşin içine efsanelerden, uydurmalara varana kadar birçok şey karışıyordu.
İletişim araçlarının artması ve gelişmesiyle gazetelerinde bu konuda ki önemleri ortaya çıkmaya başladı. Gazetelerde yayınlanan haberler, kitleleri etkileyebiliyordu. Bu durum haber yorumculuğunu da geliştirdi. Çünkü birbiri ile ilgisi olmayan olaylar arasında ki ilişkiyi ortaya koyacak görüşlere ihtiyaç vardı. Toplumların büyük bölümü hala okuma yazma bilmiyordu ama okuma yazma çabalarıyla yada erkek gençlerin askerde okuma yazma öğrenmeleriyle, artık her köyde bile okuma yazma bilenlerin sayısı artmaya başlamıştı. İki, üç gecikmeyle de gelse gazeteleri okuyacak biri vardı. Köy odalarında onlar gazeteleri okur, köyün yaşlıları haberleri yorumlardı. Bu durum ülkemizde 802li yılların ortasına kadar devam etti. Hatta tren yolu üzerinde olan köylerde, köyün çocukları tren yolu kenarına gönderilir, onlarda geçmekte olan trenlerden bağırarak, okunmuş gazeteleri isterlerdi. Yola çıktığından bu yana gazeteyi okumuş olanlarda, trenlerin camlarından bu gazeteleri o köy çocuklarına atarlardı. Köy odasına gazete getiren çocukların ödülü de köyün büyükleriyle birlikte o gazetedeki haberleri dinlemek ve yine onlarla beraber çay içmek olurdu. O dönemin çocukları için bu büyük ayrıcalıktı. Böylece köy odasına gidemeyen kızlara haberlerden bahsederek, beğeni toplamaya çalışırlardı.
Gazeteciliğin ve haberciliğin kitleleri etkileyen bu gücü, günümüzde kitlelerin etkilenmesi için kullanılmaya başlandı. İktidarlar, gerçek gücü elde edebilmek için, her zaman medyayı kontrol etmeyi istediler. Bu da gerçek olmayan bir çok haberin yapılıp, topluma ve kitlelere ulaşmasını sağladı. Günümüzde bu saptırma ve yanıltma savaşı tüm gücüyle devam ediyor.
Gerçek bir gazetecinin amacı gerçeklerin halka ulaşmasını sağlamaktır. Bunu da tam bir tarafsızlık içinde yapmalıdır. Aksi takdirde bir gazeteci değil, bir pazarlamacı olur. Belki her şey pazarlanıp, satılabilir ama bir kişinin beynini pazarlaması sanırım, alçalmanın en son noktasıdır. Herkes bir ideolojiye sahip olabilir, herkes farklı düşünme hakkına sahiptir ama hiç kimse toplumu yanıltma ve bundan çıkar elde etme hakkına sahip değildir.
AHMET ÇELENK
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.